DEFOL ALAMOS!!!

0


347.815 ağacın içinde olduğu bir orman düşünün, içinden ufak derelerin aktığı, yağmurlar iyi giderse suyunda yüzebileceğiniz küçük göletlerin olduğu..

Şansınız varsa, biraz da sessizce ilerlerseniz derinliklerinde karşınıza bir karaca ailesi çıkar kimbilir.. Ürkek olurlar, sizi fark ettikleri an tüm aile gözden kaybolur, ama o ilk bakıştığınız ve donup kaldığınız saliseler var ya, hani ölürken gözünüzün önünden geçecek dedikleri kareler, işte onlardan biridir olasılıkla.

Tilki en şımarığı herhalde bu ormanın, iki de bir karşınıza çıkması olası, küçüklü, büyüklü, boy boy, ama o muazzam kuyruk tarif edilemez güzellikte her seferinde.. Muzipçe gözünüzün içine bakar ve sakinlikle kaçar gider o da ormanın derinliklerine.. Geceyi ormanda geçirme lüksünüz olduysa, bilirsiniz ki bu tarif edilmez güzel kuyruklu, güzel bakışlı tilkinin de, her güzelin bir kusuru olur dercesine, berbat bir sesi vardır.. Güzel sesli binbir çeşit kuşlar da olmasa halimiz harap..

Ormana girene kadar yeryüzünde bu kadar çeşit kuş var mı fark etmemişsinizdir.. Peki ya mantarlar çıktıysa, yağan yağmurların ardından açan güneşle.. Ormanın zemininde serili, ama saklanır göstermez kendini kıymetini bilmeyene.. Türlü türlü, çeşit çeşit mantarlar, lezzeti de cabası.. Toplarken dikkat etmezseniz tüm ormanın iletişim hattını kuran şebekeyi ortadan kaldırabilirsiniz fark etmeden. Mantarlar da ormandaki diğer herşey gibi tüm ekosistemi ayakta tutan muazzam bir işbirliği, dayanışma ağının önemli bir ayağıdır çünkü, tıpkı tek tek ağaçlar gibi..

Ağaçların kökleriyle birbirlerine nasıl bağlandıklarını, birbirlerini bu bağlar ile besleyip gözettiklerini öğrenince sakın şaşırmayın. Sadece kendi varoluşunun peşinde olmayıp, tüm ormanı var etmenin peşinde bir yaşam sürdüklerini ve bu sayede istikrarlı bir yerel iklim yaratıp, ekosistemi nasıl da dengede tuttuklarını da aynı şaşkınlıkla öğrenmiş olursunuz ayrıca. İçinde yaşadıkça kaybolduğunuz bu gizemli dünya, ormanlar, aslında biz insanlar olmadan da var olurlar, hatta insanlar yeryüzünden silinse, çok da uzun olmayan bir sürede tüm dünya yeşillenir, canlanır hiç olmadığı kadar.

Peki insanlık 347.815 ağacı bir çırpıda kesip, köklerinden hunharca söküp, birbirleriyle kurdukları o inanılmaz işleyişi ortadan kaldırıp, tüm bu ormanı dümdüz etse.. Bu da yetmese orman tabanındaki, yıllarca süren orman içindeki ortak emekle oluşmuş, o besleyici toprağı ortadan kaldırıp süpürüp geçse.. Dümdüz edip traşladığı tüm bu yüzeyi dinamitleyip, ölüm çukurları açmaya yeltense.. Karabasan gibi di mi, Kazdağlarının eteklerinde bize yaşatılan tam da bu, bir türlü içinden uyanamadığımız karabasan tamda bu işte..

Gelip geçici bir iktidarı elinde bulunduranlarla, dünyanın taa bir ucundan gelmiş bir şirket, üstüne baktıkça altını gördükleri bir doğa harikası, kötü bir masal gibi ve bitmek de bilmiyor.. Yatırım Anlaşmaları üzerinden hükümler, milyar dolarlık kar marjları umarak kurdukları işbirliği, rant uğruna gözü kapalı verilen ruhsatlar, arama, sondaj ,kesim, işletme hakları.. Ama bu masalın bir de çomak sokucusu var şükür ki.. Yüzbinlerce, kalbi doğadan yana atan, dayanışmayla yollara çıkan, yanımıza Kazdağlarına gelen, yatak döşek çadırlarlarda nöbetler tutan, sesimize ses olan, canımızın yandığı yerden mücadeleyi hep birlikte büyüttüğümüz güzel can insanlar.. Sökülen yurdundan edilen onlarca ağacın, ormanı yuvası bilen; karacanın, tilkinin, kuşun, sincabın adına, koskoca bir rant çarkını durduran, o çarka sokulmuş bir çomak olduk hepimiz..

Ve şimdi, içinden geçtiğimiz süreçte, belli ki kapalı kapılar ardında uyuşmayan rant pazarlıkları şirket ile iktidarı bir çıkmaza sürüklemiş.. Şirket de bu uyuşmazlığı, daha fazla ruhsat yenilenmesi için bekleyemeyeceğini de söyleyerek uluslararası tahkime taşımış, üstüne 1 milyar dolardan da fazla olacağını varsaydığı bir tazminat da talep ederek. Ülke topraklarını yabancı ortaklı şirketlere peşkeş çekmeye bayılan işbirlikçi iktidar ve şirket kendi aralarındaki anlaşmazlıklarında tepişirken, altında gene kazdağları kalıyor, bu dağları koruyan bu ülkenin güzel insanları kalıyor..

Gelinen noktada, siyanürlü liç yöntemi ile çıkaratacakları tonajlarca altın için, halbuki daha işletme ruhsatı bile alamadan Kazdağları eteklerinde geri dönülmez bir kırım yapmış oldu şirket. Bu kırımın rehabilite edilmesi onlarca yıl alacak ve eskisini yerine bile koyamamış olacağımız gerçeği ortada dururken, uluslararası tahkime işte tam da bu yüzden bizim de bu ormanların hakkı için müdahil olmamız gerekir. Her kuruşu hepimizin cebinden çıkacak o 1 milyar dolardan fazla talep edilen paranın ödenmemesi için devlete tahkimden çık dememiz gerekir. İktidarın şimdiye kadar geçiştirdiği ruhsat, rehabilite hakkındaki sorulara tahkim üzerinden yanıt vermesi, açıklama yapması için baskı kurulması gerekir. Anayasamıza aykırı diyerek tahkimden çıkılması için iktidara yüklenilmesi gerekir. Devlete ödettirilmeye çalışılacak milyar doların devletin boş kasasından değil, halktan vergiler ile toplancağı ortadayken, toplumun tüm bu gelişmelerden haberdar edilmesi ve dayatılmaya çalışılan tahkime karşı toplumsal bir tepki oluşturulması ise daha acilen gerekir..

Ayrıca tahkim başvurusunda ve sonrasında yaptığı açıklamalarda, şirketin ısrarla 2010 yılından 2021’in ilk çeyreğine kadar ödediğini söylediği milyon dolarlık harcama kalemlerinin neler olduğu kamuya açık bir şekilde açıklanmalı.. Bu milyon dolarların nerelerde kullanıldığı, şirket içi harcamalar, yerel halk ve belediyelere sus payı için verilen meblağlar ve en önemlisi de hükümete ödenen rüşvet şaibesini aratmayan tutarlar nelerdir diye sorulmalı.. Keza yatırım teşviği olarak devletin ödediği ve halkın cebinden çıkan miktarlar da nedir diye ayrıca iktidara sorulmalı..

Şirketin açıklamalarında devamlı kullandığı biz herşeyi kusursuz yerine getirdik, hiçbir eksiğimiz yoktu ama yine de ruhsatımız yenilenmedi, 18 aydan fazla süredir durdurulduk, haksızlığa uğradık diye kendini mağdur gösterip, sen misin bunları yapan yürü tahkime o zaman diye parmak sallayan tutumunun, görünmeyen yüzünü bizlerin de öğrenmeye hakkı olmalı..

Ayrıca şirketin açıklamalarında; tahkim süresince ülkemizin yabancı yatırımcıları kaçıracağı, yüksek enflasyon, Türk lirası dalgalanmalarıyla ülke ekonomisinde geri dönülmez değişimlerin yaşanacağı uyarısında bulunması tam da bir meydan okuma tavrı içinde olduklarını da gösteriyor.. Ve aslında esaslı bir meydan okumaktan bahsedeceksek; Kirazlı Balabandaki çadırlı nöbeti yaz kış demeden, kesilen cezalara rağmen, 7/24, 425 gün sürdürenlerin, ülkenin dört bir yanında Kazdağlarının sesi olan yüzbinlerin hükümete ve yabancı ortaklı şirkete boyun eğmemesi olabilir ancak bu. İşte bu esaslı meydan okumanın başından beri söylediği gibi Defol Alamos!!!


Paylaş.

Yazar Hakkında

Bir Yorum Bırakın