Toprak Ananın Çocuklarıyız”

0

Meltem TV’de Osman Güdünün sunduğu kent ve yaşam programının konuğu olan ekoloji aktivistleri Enerji ve Maden kanıunı konuştular. Aktivistler meclisten geçen kanunun çok kötü sonuçlara yol açacağını köylülerin göçmek zorunda kalacağını ve köylü Ekim yapmayınca pazarlarda satılan tarım ürünlerinin fiyatının çok yükseleceğini ve dar gelirlilerin sebze de yiyemeyeceğine dikkat çektiler. Üzerinde durdukları bir konuda madenler nedeniyle daha da artacak kanser vakaları oldu.

Meclisten geçen ve enerji maden alanında çevre mevzuatını ortadan kaldırıp tüm ülkenin topraklarına şirketlerin çökmesini kolaylaştıran kanuna karşı mücadele sürüyor. Medya aracılığıyla kamuoyunu bilinçlendirmeye çalışan aktivistler bu kez Meltem TV’de Osman Güdünün konuğu oldular.  Osman Güdü’nün sunuculuğunu ve yapımcılığını yaptığı kent ve yaşam programına katılan aktivistler Torba Yasanın arkaplanı ve direnişi anlattılar. Farklı ama aynı noktada biten konuşmaları ile programda yer alan Yard. Doç. Dr. Çiğdem Şahin, Akademisyen ve Ekoloji Aktivisti İsmail Akyıldız’la Ekoloji Direnişçisi Aslı Kahraman Eren süreci, yasanın iktisadi arkaplanını ve yasanın vereceği zararları anlattılar. Programda aktvistlerin çektiği kısa videolarla (VTR) desteklenen ve konuyu açıcı yorumlarıyla da aktivistlerin sözlerini açan Osman Güdü de programın dördüncü aktivisti gibiydi.

Programda ilk sözü alan Yard. Doç.Dr. Çiğdem Şahin yasanın kapitalist sermaye birikimi için çıkarıldığını ve AKP’nin önceki yasalarla da bu sermaye birikimine hizmet ettiğini bu ve önceki yasalarla doğanın bir sermaye birikim aracına dönüştüğünü örneklerle anlattı ve. “Karşımızda bir sermaye birikim sistemi var. Yani bütün bu olanlar öyle tek tek birilerinin hayatında değil tüm ülkede sermaye birikiminin gerekleri olarak gerçekleşiyor. Ama tabi bunun aktörleri sermaye grupları yani şirketler. A grubu, b grubu, c grubu ya da Türkiye’yi kendi aralarında paylaşan bir grup şirket. Tabi bunun işbirlikçi dış sermaye ayağı da var. Yaşanan süreçte kimler tehdit altında, kimler lehine işliyor bu süreç, sadece Türkiye’de mi işliyor yoksa dünyada damı işliyor, Türkiye’de farklı işliyorsa neden farklı işliyor bunlara değinmek istiyorum. Evet, tüm dünyada bu sistem geçerli buna neoliberal sermaye birikim sistemi diyoruz. Politika olarak da neoliberal kır ve kent politikaları diyoruz. Politika bu bir sermaye devleti ise sermayenin önündeki engelleri kaldırmak üzerine. Devlet sermayenin önündeki engelleri kaldıracak ve sermayenin yapmak istediklerinde işini kolaylaştıracak politikalar üretmekle yükümlü. Bu süreçler hukuk devletinin olduğu yerlerde de meclisten çıkıyor ama tanınmış haklar, sendikalar, hukuki süreçlerle bunlar denetleniyor, hukuk sistemi işliyorsa meclisinde yetkileri sınırlıdır. Ama bizim tek bir kişinin iki dudağı arasındaysa her şey o zaman denetimsizlik hâkim olmakta ve gerçekten çok tehlikeli hale gelebilmekte. Dedik ki sermaye birikimi kent, kır, mekân yaşam alanları üzerinden birikmekte. Bu alanların arsalaştırılması ile işliyor. Mesela kentsel dönüşüm politikaları buna hizmet ediyor. Kırda da maden yasası olsun, zeytin yasası olsun çıkan yasalar olsun aklımıza gelen tarım alanları, köyler kırın arsalaştırılması, ticarete açılması için çıkan yasalar. Yine ormanların arsalaştırılması yakma yoluyla vb. çeşitli biçimlerde orman vasfından çıkarak işletiliyor.  Bir toplumun yaşayabilmesi için devlet tarafından bu alanların korunması gerekir, devlet bu alanları korumaya alır. Koruma kurulları oluşturur. Bir zamanlar bizde de bu yasalar vardı. Bunlar kaldırıldı çünkü sermaye savunmasız kent, savunmasız kır, savunmasız yaşam alanları istiyor. Artık bu sistemde hiç kimse kendini güvende hissetmesin” dedi

10 Bin Yıllık Toprak Kültürü

Şahinden sonra söz alan karıncalar aktivisti İsmail Akyıldız ise toprakla bu coğrafyadaki insanların kurduğu bağa dikkat çekerek 10 bin yıllık bir kültür birikimi olduğunu belirtti. Akyıldız şunları söyledi.

“Biz şu anda direnen köylülerin çocuklarıyız. Biz şu anda neren köylülerin, o insanların çocuklarıyız. Biz kimiz? Biz Trakya’dan, Anadolu’dan, Mezopotamya’dan gelen ailelerin çocuklarıyız. Köylü çocuklarıyız. Biz On bin yıllık bir kültürün taşıyıcılarıyız. Bu yaşantı tarzı tarım ve toprak üzerine kurulu. Bir anlamda biz o toprağın çocuklarıyız. O bilgeliği o kültürde yaşantımızda hatta kanımızda taşıyoruz. Bu nedenle bu duygular çok değerli. Modern iletişim araçlarıyla bunu yansıtmak benzerlerimizle benzerlerimize ulaşarak çok daha farklı bir kültürel ortamda yaşadığımız gibi o ortamda da onları da kullanmaya çalışıyoruz. Bu heyecanın çok daha farklı yükseldiğini görüyorum. Öncelikle videolardaki kişilerde özellikle Necla Işık’ın konuşmasında görüyoruz. Orada özellikle önemli olan iki cümlelik bir kısım var. Necla Işık bir madencinin kısmı şöyle diyor o konuşmada Toprağını elinden alarak kendinize köle yaptınız bir madencinin kızıyım ben. Toprağın ne olduğunu, madenin ne olduğunu bilen 40 yıllık bir çiftçinin kızıyım ben. ‘Kızım paraya tamah etme derdi babam. Ben madende çalıştım. Çalıştım ama nasıl çalıştım” derdi. Bir zeytin ağacına dokuz maaşını ödeyen bir babanın kızıyım ben. Babam için oradayım ben diyor. Olan bu. Yaşam alanları saldırıya uğrayanların hissettiği bu duyguyu Necla Işık hem bir madencinin hem de on bin yıllık bir kültürün taşıyıcısı olarak yansıtıyor.

İçinde yaşadığım siyasi organizasyonun içinde olan kişiler dışarıdan o sermayenin hedeflerine bir araç olarak insanların yaşam alanlarına girip onlara hiçbir şey sormadan doğrudan bu 10 bin yıllık kültüre müdahale ediyorlar. Bu nasıl bir şeydir. Ama biz köylü çocukları, dayanışmayı, bir araya gelmeyi öğrendik, sosyal medyayı kullanmayı, örgütlenmeyi öğrendik. Dolayısıyla kolay lokma olmayacağız.”

Madenler Kanseri Patlattı

İsmail Akyıldız’dan sonra söz alan Karıncalar Karadeniz İnisiyatifi aktivisti Aslı Kahraman Eren de bu süper talan yasasından esas kentlerin etkileneceğini, köylü ekip biçmezse pazarda sebzeleri çok daha yüksek fiyattan almak zorunda kalacağını bu asgari ücretle, emekli maaşlarıyla o ürünleri alamayacakları su havzalarının yapılaşmaya madenlere açılmasıyla susuz kalacaklarını belirterek enflasyon ile maden yasasındaki bağlantıya dikkat çekti Eren de Şunları söyledi. “Gerçekten yaşadığımız coğrafyalarda, yaşam alanlarımızda, tarım alanlarımızda, nefes alanlarımızda müthiş hiçbir talan maden yasasıyla karşı karşıyayız. Biz buna süper talan maden yasası adını verdik. Zira bu yasayla yaşam alanlarımızda kalamayız, göçlere zorlanacağız. Aslında geniş bir pencereden anlatmak istiyorum. Ege’de yaşayanlar, Karadeniz’de yaşayanlar, Doğu’da yaşayanlar, Güney’de yaşayanlar hepsi birbiriyle ortak. Hatay mesela, yaralı bir şehir. Hala kanatılıyor yaraları. Zeytinlikleri ranta açılarak acılarından rant devşiriliyor. Hatay acının şehri. Hala yüreğimizde acısını yaşadığımız, unutamadığımız yaraları hala sarılmadı sarılmadığı gibi o acılar yeniden yeniden kanatılıyor. İnsanlar zeytinlik alanlarını, yaşam alanlarını, doğup büyüdüğü coğrafyalarını ranta kurban eden bu modele karşı çaba gösteriyor. Bu neoliberalizm dediğimiz de ki aslında başlangıcı 80’lere varan bu kapitalist sermaye, insanların yaşam alanlarını sömürerek besleniyor. Ben ona vampir diyorum.

Şu an Köylerden kentlere bir direnişin hikâyesi yazılıyor. Bu ülkenin kadınları bir destan yazıyor. Her mücadele bir diğerini besliyor. Direnişleri kadınlar başlatıyor.

Biz geçen yıl eşimle birlikte Karadeniz’deki direniş ve maden alanlarını ziyaret ettik. Bir madende en fazla insanlar çocuklar madende çalışacak diye seviniyorlardı. En fazla 50 insan alacaklar. Ama o vahşi madencililkle insanları göçe zorlayacaklar. O alanlar topraksızlaştırılma ve mülksüzleştirmeyle karşı karşıya.

Ülkede inanılmaz artış gösteren kanser vakaları var. Çocuklarda, gençlerde ve hatta anne karnında doğmamuş bebeklerde bile kansere rastlanabiliyor. Bu kanser vakaları neden patlıyor? Neden patlama yaşanıyor? Tek bir maddeye, iki etkene nasıl bağlıyor bakanlık anlamıyorum.. Sağlık Bakanlığı verileri tam olarak paylaşmıyor. Ama madenler nedeniyle kanser vakalarında inanılmaz bir artış var, ülkenin her yerinde madenler var. Bunlara karşı kolektif mücadele etmek gerekiyor.”

Paylaş.

Yazar Hakkında

Bir Yorum Bırakın