Dünya var olduğundan beri tarih boyunca birçok savaş yaşanmıştır, yaşanmaya da devam ediyor, hayvanlar, insanlar ve doğa bu savaşlardan etkilenmiştir, savaşlarda doğa yakılıp yıkılırken, hayvanlar da katledilmiştir, devletlerin savaş politikaları insanları ve doğayı etkilerken hayvanları da etkiliyor, bombalar, nükleer silahlar, mayınlar doğayı yakıp yıkarken, insanları katlederken hayvanları da katlediyor, tarih boyunca bu yaşanan savaşlarda kaç milyon insan öldüğü yaralandığı söylenirken hiçbir zaman kaç milyon hayvan öldüğü ve yaralandığından bahsedilmez, yaz aylarında çıkan orman yangınlarında, depremlerde bile hayvanlar yok sayılarak ‘’can kaybı’’ yok denilir, hayvanların yangın yada depremden ne derece etkilendiği yok sayılır.
Devletlerin savaş politikaları ekolojik yıkımdır, mayınlar, bombalar, nükleer silahlar, havai fişekler toprağa, suya, havaya, toprağa, ormana zarar veriyor, ‘’güvenlik’’ gerekçesi adı altında ağaçlar kesiliyor, yakılıyor, hayvanlar da katlediliyor, 90’lı yıllarda köy yakmaları , boşaltmaları sırasında hayvanlar katledilmiştir.
Teknolojinin, ulaşımın gelişmediği birinci ve ikinci dünya savaşlarında köpekler canlı bomba olarak kullanılarak patlatılmıştır, atlar ise ambulans olarak kullanılmıştır, filler, develer ve güvercinler de savaşlar da bomba, mermi, ulaşım aracı olarak kullanılıyordu, Japonya’da filler, ayılar, yılanlar, bizonlar kafalarına çekiçle vurularak öldürülüyor yada zehirlenerek öldürülüyordu, bu savaş politikalarında sadece insanların yaşam hakları değil, hayvanlarında yaşam hakları ihlal ediliyor, 77 yıldır Filistin’e saldıran başkenti Tel Aviv’i ‘’vegan başkenti’’ diyen İsrail Filistin’de yaşayan halkları katlederken Gazze’de hayvanların %97’sini katletti.
Savaşlarda eşya gibi kullanılarak katledilen, öldürülen hayvanlar birçok ülke tarafından ‘’kahraman’’ ilan edildi, adlarına anıt yaptırıldı, müzelerde sergilendi, kitaplara, filmlere, dizilere bile konu oldular, hayvanların katledilmesi, öldürülmesi , kullanılması ‘’romantize’’ edilecek bir şey değildir, hayvanların yaşam haklarının ihlal edildiği savaş, deprem, yangın dönemlerinde hayvanların yaşam haklarını savunmak yerine onların ölümlerini , çalıştırılmalarını romantikleştirmemeliyiz, onların yaşam hakları için mücadele etmeliyiz, katledilmelerinin, çalıştırılmalarının hesabını sormalıyız.
Savaşlarda kullanılan hayvanlar aynı zamanda bir işkence yöntemi olarakta kullanıldı, 12 Eylül faşist darbesi sonrası devrimci tutsakların direncini kırmak için köpekler bir işkence aracı olarak kullanıldı, bir örneği ise 12 Eylül faşist darbesi sonrası Diyarbakır hapishanesinde tutsak edilen devrimci tutsaklara köpeklerle işkence yapılmıştır.
Hayvan hakları ekoloji mücadelesiyle de özdeleşmelidir, savaşlar, depremler, yangınlar, ağacı, bitkiyi, ormanı, toprağı yok ediyorsa, suyu zehirliyorsa, hayvanları da etkiliyor, hayvanlar da ekolojinin bir bileşenidir, ekolojinin öznesidir, bazı hayvan hakları aktivistleri ekoloji mücadelesini hayvanlardan ayrı tutmaktadır, bazı ekolojistler de hayvanları ekolojiden saymamaktadır, bazı veganlarda veganlığı hayvan haklarından ve ekolojiden ayrı tutmaktadır, bunlar yanlış düşüncelerdir, veganlık hayvan yememek, sadece beslenmekten ibaret değildir, bu ekoloji mücadelesinin öznesidir, hayvan hakları da öznesidir, hiçbirini birbirini ayıran bir fark yoktur, ormanları savunuyorsak ormanların içindeki hayvanları da savunmalıyız, depremlerde, savaşlarda, yangınlar da nasıl insanlar için endişeleniyorsak hayvanlar içinde endişelenmeliyiz, nasıl hayvan hakarını savunuyorsak ağacında, ormanında, yeryüzününde yaşam hakkını savunmalıyız, bu yeryüzü sadece insana ait değil, hayvanlara da ait, bu yeryüzünde hayvanlarla kolektif bir şekilde yaşıyoruz.
Heywan, jiyan, azadi!
Xweza, jiyan, azadi!