Ekoloji Birliği’nden manifesto gibi açıklama: YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ!

0

Son beş yılda ülke ölçeğinde 70 Ekoloji Örgütü’nü bir araya getirerek ortak mücadele hattı belirleme başarısı ortaya koyan Ekoloji Birliği’nin sözde Dünya Çevre Günü’nde (5 Haziran) yaptığı radikal açıklama bir manifesto niteliğinde;

“Gezi’den Hasankeyf’e, Akbelen’den İliç’e, İkizdere’den, Hewsel’e, Finike’den, Van’a, Başköy’den Karaburun’a, Dersim’den Bingöl’e, Kazdağları’ndan Validebağ’a her türlü canlının sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını savunmaya, korumaya devam edeceğiz. Kadın cinayetlerinden, doğa katliamlarına, Büyüknohutçu çiftinin katledilişine, Mezopotamyalı Vahab’ın haksız tutsaklığına en iyi niyetlerimiz, en dik duruşlarımızla karşı çıkmaya, sömürünün, adaletsizliğin, savaşların ve yağmanın, yaratılan her türlü haksız acının karşısında toplumun vicdanı olmaya ve insanlık onurunu korumaya, Antalya’daki anmadan, Gezi’ye, nöbet çadırlarından, yangın söndürmeye kadar her yerde sevgi, inanç, cesaret ve kararlılığımızı, irademizi ortaya koymaya devam edeceğiz. Ekolojik olan toplumsal, toplumsal olan ekolojiktir gerçeğiyle, biz halklar ve ekoloji aktivistleri olarak adil ekolojik toplum inşasında da en ön saflarda yerimizi alacağız!”

“Ülkenin ve dünyanın dört bir yanında sesimiz daha da yükseliyor. Bir araya gelip güçlerimizi birleştiriyoruz. Yaşam savunucuları olarak her yerdeyiz. Her ağacı tek tek savunuyoruz. Her türlü baskı ve zulme rağmen yaşamı savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Ekolojik yıkıma, ekokırıma karşı mücadele etmekten ve adil ekolojik bir yaşamın inşasına katkıda bulunmaktan bir an geri durmayacağız.”

“Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın bu yıl “5 Haziran Çevre Gün”’ için yapacağı her türlü kutlama ve etkinliği kınıyor ve tanımıyoruz!”

Yapılan açıklamanın tam metni aşağıdadır:

EKOLOJİK KRİZDEN KURTULUŞ YEŞİL MUTABAKAT İLE DEĞİL, DİRENİŞ İLE MÜMKÜN!

İnsanı ve doğayı metalaştırarak sadece kar aracı olarak gören vahşi kapitalist sistem, ekonomik açmazlara girdikçe, giderek artan yoğunlukta hak ihlalleri ile sömürü düzenini sürdürüyor. İklim, gıda, hastalık, kıtlık, savaş, göç, enerji krizleri artan ölçüde tüm dünyayı sararken, devletleri yöneten küresel emperyalist düzen, halkları, ‘yeşil mutabakat’, ‘iklim zirveleri’ gibi girişimlerle oyalıyor.

“Bizler 5 Haziran’ı “Dünya Çevre Günü” olarak değil, “Ekolojik Yıkımla Mücadele Günü” olarak adlandırıyor ve yaşanılan her krizi bir sistem sorunu olarak değerlendiriyoruz.”

Tohumdan, ilaca, hastalıktan, tedaviye her alanı tekelleştiren bu kötücül sistem, insanlığı hem sömürüyor, hem yok ediyor, hem de köleleştirerek sağlıklı bir çevrede insanca yaşam hakkımızı elimizden alıyor. Sadece toplumu ve insanı değil, gezegeni ve içindeki tüm diğer yaşamı da hiçe sayıyor. Aynı kötücül sistem, halkları daha da derin savaşlarla, kaoslarla, hastalıklarla, krizlerle, göçlerle karşı karşıya bırakıyor. Yaşamımızın her alanında sistemik bir ‘ekokırım’ ile karşı karşıya bırakılıyoruz. O nedenle bizler 5 Haziran’ı “Dünya Çevre Günü” olarak değil, “Ekolojik Yıkımla Mücadele Günü” olarak adlandırıyor ve yaşanılan her krizi bir sistem sorunu olarak değerlendiriyoruz.

İnsanlık ve uygarlık tarihini karanlık bir açmaza doğru sürükleyen bu küresel gelişmeler karşısında önümüze iki yol açılıyor. Ya bu sömürü sistemi değişecek ya da tüm bilimsel ve kuramsal bilgi birikimine rağmen, sistem eliyle gezegen ve uygarlık bir yok oluşa sürüklenecek.

Yaşam savunucuları olarak bilinmesini isteriz ki; içinde her türlü hak savunuculuğunu barındıran ekolojik hassasiyetleri ilk sırada ve en yüksek perdeden, samimiyetle savunmayan hiç bir siyasi-yönetsel irade bundan böyle iktidar olamayacak ve iktidarda kalamayacaktır.

Bugün dünyanın karşı karşıya kaldığı en can alıcı sorunlar ekolojik kriz, ekokırım, ekolojik örselenme diye tabir ettiğimiz küresel sorunlardır. Bu sorunlar hem küresel, hem ulusal, hem de yereldir. Ekoloji, canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkileridir. Bu ilişkinin temelleri küresel sermaye politika ve uygulamaları tarafından tamamen ve derinden sarsıldığı için bugün yerel, ulusal ve küresel krizlerin içindeyiz.

Ülkemizin her bir karışında fütursuzca devam eden yağmacı ve talancı zihniyetin gözü ise paradan ve yarattığı güçten başka hiçbir şey görmüyor. Ne köy tanıyor, ne şehir, ne köylü tanıyor, ne kentli, ne kanun biliyor, ne hak tanıyor, ne kıyı, ne koruma, ne plaj, ne endemik tür biliyor; ne insana, ne kadına, ne ağaca, ne kuşa saygısı var. İktidar, bir taraftan hazinenin her karış toprağını açıktan ya da gizliden satarken diğer taraftan üstüne hukuka aykırı devasa oteller inşa etmekten, bulduğu her madeni çıkarmak, her dereyi kurutmak, her tepeyi istila etmekten geri durmuyor.

“Gezi Davasında verilen hukuksuz keyfi cezalar, keyfi göz altılar, tüm yaşanan hak ihlalleri, ekokırım suçları kabul edilemez. Bugün kar ve güç elde etmek için yasadışı zihniyeti araç olarak kullananlar bilmelidirler ki, tüm bu suçları işleyenler bir gün tarih önünde yargılanacaktır.”

Bizler, Ekoloji Birliği Bileşenleri olarak, kendimizi ülkenin dört bir yanında, havayı, toprağı, suyu, dağı, taşı ve dahi her türlü yaşamsal meşru hakkı korumak için kendimizi sistem ve yerel-ulusal-küresel işbirlikçileri karşısında siper etmekteyiz. Yaşam savunucuları olarak bilinmesini isteriz ki; içinde her türlü hak savunuculuğunu barındıran ekolojik hassasiyetleri ilk sırada ve en yüksek perdeden, samimiyetle savunmayan hiç bir siyasi-yönetsel irade bundan böyle iktidar olamayacak ve iktidarda kalamayacaktır.

Gezi Davasında verilen hukuksuz keyfi cezalar, keyfi göz altılar, tüm yaşanan hak ihlalleri, ekokırım suçları kabul edilemez. Bugün kar ve güç elde etmek için yasadışı zihniyeti araç olarak kullananlar bilmelidirler ki, tüm bu suçları işleyenler bir gün tarih önünde yargılanacaktır.

Gezi’den Hasankeyf’e, Akbelen’den İliç’e, İkizdere’den, Hewsel’e, Finike’den, Van’a, Başköy’den Karaburun’a, Dersim’den Bingöl’e, Kazdağları’ndan Validebağ’a her türlü canlının sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını savunmaya, korumaya devam edeceğiz. Kadın cinayetlerinden, doğa katliamlarına, Büyüknohutçu çiftinin katledilişine, Mezopotamyalı Vahab’ın haksız tutsaklığına en iyi niyetlerimiz, en dik duruşlarımızla karşı çıkmaya, sömürünün, adaletsizliğin, savaşların ve yağmanın, yaratılan her türlü haksız acının karşısında toplumun vicdanı olmaya ve insanlık onurunu korumaya, Antalya’daki anmadan, Gezi’ye, nöbet çadırlarından, yangın söndürmeye kadar her yerde sevgi, inanç, cesaret ve kararlılığımızı, irademizi ortaya koymaya devam edeceğiz. Ekolojik olan toplumsal, toplumsal olan ekolojiktir gerçeğiyle, biz halklar ve ekoloji aktivistleri olarak adil ekolojik toplum inşasında da en ön saflarda yerimizi alacağız.

Yaşam savunucusu köylülerin, kentlilerin, bireylerin, platformların, derneklerin en çok dava açtığı kurum olan, çevreyi korumak yerine, verdikleri “ÇED Olumlu”, “ÇED Gerekli Değildir” gibi kararlarla sermayenin ekokırım suçlarına ortak olan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın bu yıl “5 Haziran Çevre Gün”’ için yapacağı her türlü kutlama ve etkinliği kınıyor ve tanımıyoruz.

Ülkenin ve dünyanın dört bir yanında sesimizin daha da yükseliyor. Bir araya gelip güçlerimizi birleştiriyoruz. Yaşam savunucuları olarak her yerdeyiz. Her ağacı tek tek savunuyoruz. Her türlü baskı ve zulme rağmen yaşamı savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Ekolojik yıkıma, ekokırıma karşı mücadele etmekten ve adil ekolojik bir yaşamın inşasına katkıda bulunmaktan bir an geri durmayacağız.

İnanıyoruz ki tüm dünya halkları, kadınları, gençleri bu düzeni ne olursa olsun yakın zamanda dayanışmayla değiştirmek için seferber olacak ve bu mücadele insan olma onuruna en yakışan, en meşru yerde durmaya devam edecek diyerek tüm halkımızı, yaşam savunucularını ve ekolojistleri dayanışmaya davet ediyoruz.

[Ekoloji Birliği’nin 05 Haziran 2022 tarihli Ekolojik Yıkımla Mücadele Günü Açıklaması]

Yaşam İçin Direniş! Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!

Fotoğraf 1/2: Kazdağları İstanbul Dayanışması’ndan Sultan Torbacıoğlu, Antalya Ekoloji Meclisi ve Yaşam ve Dayanışma Yolcuları’ndan Muzaffer Asma “Dünya Çevre Günü”nde, ÇMO’nun düzenlediği etkinlikte Ekoloji Birliği Stantı’nda idiler. Stant’da yukarıdaki bildiri ve Ekoloji Birliği ilkeleri dağıtıldı.

Foto 3: 28 Mayıs 2022 tarihinde Ankara’da gerçekleşen Ekoloji Birliği Meclis Toplantısı’na katılan yaşam savunucuları Ankara Mimarlar Odası’nda gerçekleştirilen Gezi nöbetine destek verdiler ve Ekoloji Birliği Pankartı’nı kolluk güçlerinin itirazına rağmen açtılar.

Foto 4: Ekoloji Birliği Bergama Buluşması’ndan bir kare. Tarih; 11-12 Kasım 2017.

Share.

About Author

Leave A Reply